French footballers

Thierry Henry

Thierry Daniel Henry (d. 17 Ağustos 1977, Essonne), Antiller asıllı Fransız eski futbolcudur.

Henry, gençlik yıllarında yerel takımında oynadığı ve büyük umut vadeden bir futbolcu olduğunu gösterdiği Paris'in varoş semtlerinden olan Les Ulis, Essonne'da doğdu ve yetişti. AS Monaco tarafından yetenekleri fark edilen Henry'le hemen sözleşme imzalandı ve Henry profesyonel anlamda sahalara ilk olarak 1994'te adım attı. Sergilediği güzel grafik onu İtalya şampiyonu Juventus'a transfer olmadan önce Fransa Millî Futbol Takımı'na kadar yükseltti. Arsenal'e 10,5 milyon £'e transfer olmadan önce kanatta sergilediği performansla düş kırıklığı yaratan bir sezon geçirdi.

Henry, Arsenal'da iken adını dünya çapında bir üne kavuşturdu. İlk başlarda Premier League'de güçlük çekmesine karşın Henry hemen hemen her sezon Arsenal’ın en golcü oyuncusu olmayı başardı. Danışmanı ve koçu Arsène Wenger'in uzun süreli yönlendirmeleri sonucunda Henry çok üretken bir futbolcu haline geldi ve Arsenal'ın boy gösterdiği tüm turnuvalarda ve Premier Lig'de toplam 226 golle en önemli golcüsü oldu. Fransız golcü diğer takım arkadaşlarıyla iki Premier League şampiyonluğu ve üç de FA Kupası kazandı. İki kez FIFA Dünya'da Yılın Oyuncusu Ödülü'ne aday olarak gösterilen Henry iki kez İngiltere'de Yılın Futbolcusu Ödülü ve üç kez de Futbol Yazarları Derneği Yılın Futbolcusu Ödülü'nü kazanma başarısını gösterdi. Henry Arsenal'daki son 2 yılını kaptan olarak geçirdi ve takımını 2006 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali'ne sırtladı. Haziran 2007'de Arsenal'la geçirdiği 8 yıldan sonra Barcelona'ya 24 milyon €'ya transferi gerçekleşti. Katalan ekibiyle ilk başarısını 2008-2009 sezonunda ligi, kupayı ve Şampiyonlar Ligi'ni kazanarak üçlü bir zafer şeklinde elde etti. Temmuz 2010'da ise New York Red Bulls'la sözleşme imzaladı. Henry, Red Bulls'da oynadığı bir dönem Arsenal'de kiralık olarak forma giymiştir.

Henry, Fransa Millî Futbol Takımı bünyesi altında FIFA '98 ve Euro 2000'i kazanarak benzer başarılara imza attı. Ekim 2007'de, Michel Platini'nin Fransa'nın en golcü oyuncusu olma rekorunu elinden aldı. Kendi deneyimlerinden ötürü Henry, futbolda ırkçılıkla mücadele eden bir birey konumundadır. Henry Nike, Reebok, Pepsi, Renault, Gillette gibi kuruluşların reklamlarında yer almıştır.

İlk yılları

Henry Antiller kökenli bir oyuncudur. Babası Antoine, Guadeloupe ve annesi Maryse de Martiniquelidir. Henry, zorluklarına karşın iyi futbol olanaklarının bulunduğu Paris'in aşırı kentleşmiş ve ağır bir çevreye sahip Les Ulis ilçesinde doğdu ve burada yetişti. Sporcu, altı yaşında bir çocuk olarak iyi bir potansiyeli olduğunu gösterdi ve bu potansiyeli onu, Claude Chezelle'in girişimiyle yerel bir takım olan CO Les Ulis'e alınmasını sağladı. Babası Henry'ye takımla çalışmalara katılması için baskı yaptı, tüm bunlara karşın genç yetenek futbolla iç içe görünmüyordu. Henry 1989'da US Palaiseau takımına girdi, ama bir yıl sonra babası kulüple bozuşunca Henry de iki yıllığına ES Viry-Châtillon kulübüyle anlaştı. US Palaiseau çalıştırıcısı, Henry'nin gelecekteki akıl hocası Jean-Marie Panza, onu yakından izlemeye aldı.

Kulüp kariyeri

Monaco (1992-1999) ve Juventus (1999)

1990'da Monaco, Henry'yi bir karşılaşmada izlemesi için Arnold Catalano adlı gözlemcisini gönderdi. Henry takımının 6-0 kazandığı karşılaşmada gollerin tümünü kendi attı. Catalano Henry'ye seçmelere bile girmeden Monaco'ya katılması için teklifte bulundu. Catalano ayrıca Henry'nin Fransa'nın en seçkin futbol yüksek okullarından biri olan Clairefontaine'i bitirmesini istedi. Okul notlarının düşük olmasından dolayı yöneticide güvensizlik oluştu ve onu almak istemedi. Bunca olumsuzluklara rağmen Henry'nin akademiyi bitirmesine izin verildi ve Arsène Wenger'in Monacosu'na genç oyuncu olarak girdi. Daha sonra Henry profesyonel olarak Monaco'yla sözleşme imzaladı ve sahalara ilk kez 1994'te adım attı. Wenger, Henry'yi sol kanata koydu, çünkü Henry'nin top sürüşüyle, kendine özgü top kontrolü ve becerisiyle kanattaki defans oyuncularına karşı ortadaki defans oyuncularından daha etkili olacağına inanıyordu. Monaco'yla ilk sezonunda Henry 18 karşılaşmada ağları üç kez havalandırabildi.

Wenger, Henry için en iyi yeri aramayı sürdürdü. Teknik direktör, Henry'nin kanatta oynaması yerine forvette oynamasının daha doğru olacağından tam olarak emin değildi. Çalıştırıcısının eğitmenliğinde Henry, 1996 yılında Fransa'da Yılın Genç Futbolcusu Ödülü'nü aldı. Henry'nin olağanüstü çabaları kulübü Monaco'nun 1996-97 sezonunu birinci bitirerek şampiyon olmasına yardımcı oldu.1997-98 sezonu'nda kulübünün UEFA Şampiyonlar Ligi yarı finali'ne kalmasında pay sahibi oldu ve turnuvada yedi gol atarak bir Şampiyonlar Ligi sezonunda en çok gol atan Fransız oyuncu olmayı başardı. Üçüncü sezonuyla birlikte Henry, Fransa Millî Futbol Takımı tarafından ilk defa kadroya çağrıldı ve Fransa'nın 1998 FIFA Dünya Kupası'nı kazandığı yıl takımın bir parçası oldu. Henry Monaco'da geçirdiği sezonlarla herkesi etkilemeye devam etti. Fransız genç kanat oyuncusu Monaco'yla geçirdiği beş sezonda 105 karşılaşmaya çıkıp 20 gol attı.

Ocak 1999'da Henry, dostu ve takım arkadaşı David Trézéguet'den bir yıl önce Monaco'dan ayrıldı ve 10.5 milyon £ karşılığında Serie A kulübü Juventus'a transfer oldu. Kanatta oynadı, ama Serie A'nın Henry'ye göre olmayan katı defans anlayışı ve disiplinli savunma kurgusu onu maçlarda etkisiz kıldı. Henry 16 karşılaşmada sadece üç gol atabildi.

Arsenal (1999-2007)

Henry, Ağustos 1999'da Juventus'tan Arsenal'e 10 milyon £ karşılığında anlaştı ve eski teknik direktörü Arsène Wenger'le yeniden aynı çatı altına geldi. Futbolcu, Arsenal'da zamanla uluslararası bir yıldız konumuna yükselecekti. Transferi Arsenal'da herhangi bir tartışmaya yol açmadı. Henry'nin yeteneklerine o daha çocukken şahit olan Wenger, onun transfer ücreti değerinde bir futbolcu olduğunu bildiği için transfer konusunda ikna olmuştu. Kendisi, Real Madrid'e transfer olan Nicolas Anelka'nın yerine, onunla eş değer bir futbolcu olarak, transfer edilmişti. Monaco forması giydiğinde kanatta oynayan futbolcu, hocasının onu hücum hattına koymasıyla kendini göstermeye başladı ve kısa sürede Wenger'e ayak uydurdu. Buna rağmen, hızlı ve fiziksel açıdan sert olan İngiltere futbolu karşısında, yeteneklerini sergilerken ilk sekiz maçında uyum sağlayamayacağına dair birtakım kuşkular uyandırsa da, İngiltere'deki birkaç farklı bir şekilde geçen aydan sonra Henry, iyi bir forvet olmak için çalışmıştır. Hakkındaki bu şüpheleri, ilk sezonu olan 1999-2000 sezonundaki maçlarda etkili olup toplamda 26 gol atarak dağıttı. Arsenal, sezonu Manchester United'ın arkasında ikinci olarak bitirdi ve 2000 UEFA Kupası Finali'nde Galatasaray'a kaybetti.

Uluslararası kariyerinde zaferle sonuçlanan Euro 2000 mücadelesi sonrasında Henry, 2000-01 sezonu için hazır olmasına rağmen gol ve asist bakımından ilk sezonununun gerisinde kaldı. Buna rağmen Henry, Arsenal'daki ikinci sezonunda kendini geliştirerek gol kralı oldu. O yıl Arsenal, Manchester United'a Premier League şampiyonluğu için sürekli kafa tuttu. Henry bu sezonda takımıyla bir başarı kazanamamasına rağmen Arsenal'i güçlü bir kulüp yapmak istediğini söylüyordu.

Başarılı geçen 2001-02 sezonunda Arsenal sezonu, en yakın takipçisi olan Liverpool'un 7 puan önünde bitirerek şampiyon oldu ve Chelsea'yi 2002 FA Kupası Finali'nde 2-0'lık skorla geçerek FA Kupası'nın yeni sahibi oldu. Henry, o sezon attığı 32 golle ligin gol kralı oldu. Bu durum, Henry'li Fransa'nın 2002 Dünya Kupası'nda geçen kupadaki başarısını tekrarlayacağına dair güçlü bir beklenti yaratsa da Fransa, turnuva boyunca beklenmedik sürpriz futbolunu grupta 3 maç oynayıp elenene kadar sürdürdü.

Premier Lig'in 2002-03 sezonu, Henry'nin 32 gol atıp 23 asist yapmasıyla dikkate değer bir forvet olarak kendini bir kez daha ispatlamasına sahne oldu. Bunu yaparken, Arsenal tekrar bir FA Cup zaferi yaşamasına rağmen, bu şampiyonluk tahtını korumada başarısız oldu. Sezon boyunca, Manchester United'lı Ruud van Nistelrooy'la gol krallığı için mücadele etti ve Nistelrooy'dan farkını ortaya koyan Henry, bu mücadeleyi kazanan isim oldu. Bunula beraber Henry, İngiltere'de Yılın Futbolcusu Ödülü ve Futbol Yazarları Derneği Yılın Futbolcusu Ödülü'nü kazandı. Henry'nin yükselen kariyeri, Dünya'nın en iyi futbolcularından biri olduğunu onaylattı. Ayrıca, 2003 FIFA Dünya'da Yılın Oyuncusu Ödülü'nde ikinci oldu.

Arsenal 2003-04 sezonunun başlangıcında, Premier Lig şampiyonluğuna talip olmaya karar verdiğini gösterdi. Henry tekrar takımının önceki başarılı sezonunun üstünde, etkili bir performans sergileyerek; Dennis Bergkamp, Patrick Vieira ve Robert Pirès'le uyumlu bir şekilde takımıyla mücadele etti. Arsenal'ın the Gunners adını, takımının daha önceki yüzyılda olmadığı kadar başarılı olmasına katkı sağlayan isimlerden biri olarak emniyete aldı. İngiltere'de Yılın Futbolcusu Ödülü ve Futbol Yazarları Derneği Yılın Futbolcusu Ödülü başarılarının yanında, Henry, 2004 FIFA Dünya'da Yılın Oyuncusu Ödülü'nde de kendini gösterdi. Oynadığı maçlarda attığı 39 golle Avrupa'da en çok gol atan futbolcu olarak Avrupa Altın Ayakkabı Ödülü'nü kazandı. Aldığı bu ödüllere rağmen, 2002'den Euro 2004'e kadar devam eden süreçte uluslararası arenada önemli bir başarı yakalayamadı.

İstikrarlı bir çizgi sürdürmesine rağmen küçük bir düşüş yaşayan Arsenal, 2004-05 sezonunun lig maçlarında istikrarsız bir çizgi sürdürdü ve bu çizgisini son haftalara doğru şiddetlendirerek liderliğini koruyamadı ve şampiyonluğu Chelsea'ye kaptırdı. Kulübünün FA Kupası'nı Henry'nin sakatlığıdan dolayı final maçını kaçırdığı maçta kazanmasına rağmen Henry, Avrupa'nın en çok korkulan golcülerinden biri olma şöhretini sezon içerisinde attığı 31 golle korudu.Diego Forlán'la beraber Avrupa Altın Ayakkabı Ödülü'nü aldı ve böylece halihazırda bu ödülü 2 sezon üst üste resmi olarak kazanan ilk ve tek futbolcu oldu (Aynı başarıyı ödülün resmi olarak verilmediği yıllarda bazı futbolcular da yakalamıştı) Vatandaşı Vieira'nın 2005'in ortalarındaki beklenmedik ayrılışıyla Henry, takımının kaptanlık pazubandını taktı ve takımda farklı bir rol de taşımaya başlamış olmasının ona göre olmadığını belirtip, kaptanlığın genellikle oyunu iyi okuyabilen defans veya orta saha oyuncularına verildiği gerekçesiyle rahatsız olduğunu dile getirmiştir. Kaptan golcü oyuncu olmasının yanında aldığı sorumluluklardan biri de takımda bulunan birçok genç oyuncuya yol gösterici olmaktı.

2005-06 sezonunda 17 Ekim 2005 tarihinde Henry, takımının tüm zamanların en çok gol atan futbolcusu olma unvanını elde ederek dikkat çekmiştir.Sparta Prag'a Şampiyonlar Ligi'nde attığı 2 gol ise Ian Wright'ın 185 gollük rekorunu kırdı ve Guinness Rekorlar Kitabı'na da ismini yazdırdı. 1 Şubat 2006'da ise West Ham'a attığı gol, ona 151 golle Arsenal'ın efsane oyuncularından biri olan Cliff Bastin'in ligde attığı 150 gol rekorunu kırmasını sağladı. Henry, Premier Lig'deki 100. golünü ise Highbury'de atarak adını Arsenal tarihine yazdırdı. Kariyerinde 3. kez ligin gol kralı oldu ve Futbol Yazarları Derneği Yılın Futbolcusu Ödülü'nü kazandı.

Bununla birlikte, Arsenal lig şampiyonluğunda tekrar başarısızlığa uğradı ancak, 2006 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali'ne kadar kalabildi. “The Gunners” (Topçular) sonuçta 2-1'lik skorla Barcelona'ya kaybetti. Arsenal'ın Premier Lig şampiyonluğu için yeterli olamayışı birbirini izleyen 2 sezon boyunca Arsenal'in kadrosundaki genç oyuncuları kaynaştırma çabasının yarattığı karmaşa birçok söylentiye yol açtı ve bu, Henry'de başka bir kulübe gitme isteği doğurdu. Ne var ki, kulübüne olan sevgisi nedeniyle sözleşmesini 4 yıl daha uzattı ve futbol kariyeri boyunca Arsenal'da kalmak istediğini söyledi. Arsenal başkan vekili David Dein sonradan, Henry'nin yeni sözleşmeyi imzalamadan önce bir İspanyol kulübünden 50 milyon £'lik teklif aldığını açıklamıştır. Eğer bu transfer gerçekleştirilmiş olsaydı, Zinédine Zidane'ın o zamanki en yüksek transfer ücreti olan 47 milyon £'i geçerek rekor kıracaktı.

Henry'nin 2006-07 sezonuna yaşadığı sakatlıklar gölge düşürdü. Sezonu şubat ayında kapatmasına rağmen, Arsenal'da oynadığı 17 yerli maçta 10 gol attı. Beklenmeyen ayak ve sırt sakatlıklarıyla birçok maçı kaçıran Henry, yeterince hazır olmadığını sonradan oyuna dahil olduğu Şampiyonlar Ligi'ndeki PSV maçında gösterdi. Birbirini izleyen birkaç günde ortaya çıkan ve doktorlar tarafından iyileşmesi için en az 3 aylık süre verilen yeni kasık ve karın sakatlıkları, Henry'nin 2006-07 sezonunu tamamen kapatmasına yol açtı. Wenger, Henry'nin sakatlıklarını uzayan 2005-06 sezonundaki maçlara dayandırdı ve Henry'nin 2007-08 sezonunda da takımın yeniden inşası için kalacağını yineledi.

Barcelona (2007-2010)

25 Haziran 2007’de, beklenmeyen bir biçimde Henry 24 milyon € karşılığında Barcelona’ya transfer oldu. Yıllık 6.8 milyon € (4.6 milyon £) karşılığında dört yıllık sözleşme imzaladı. Sözleşmenin, Henry'nin serbest kalabilmesi için 125 milyon € (84.9 milyon £)’luk bir rakam belirlenen serbest kalma maddesinin bulunduğu ortaya çıktı. Henry, kararsız bir tavırla Arsenal'dan ayrılmak ve Wenger'in gelecekteki planları içerisinde yer almak istemediğini belirtti ve “Eğer bir gün Arsenal'dan ayrılırsam oynayacağım kulüp Barcelona olurdu” iddiasını ileri sürdü. Arsenal, kaptanının ayrılmasına karşın 2007-08 sezonuna çok etkili bir başlangıç yaptı ve Henry, eğer takımda kalsaydım takıma yardımcı olmak yerine engel olmaktan başka bir işe yaramazdım diye itirafta bulundu. Henry: “Topla göze batan oyun stilim, kaptan olmam, ve takımımın yaşça en büyük oyuncusu olmam nedeniyle futbolcular, ben en iyi pozisyonda olmasam bile topu bana vermek istiyorlardı, dolayısıyla bu açıdan takımdan ayrıldığım iyi oldu.” diye belirtmiştir. Henry, ligde 174 gol ve Avrupa kupalarında 42 golle kulübünün tüm zamanlardaki en golcü oyuncusu olarak Arsenal’dan ayrıldı. Haziran 2008'de Arsenal taraftarları Arsenal.com'un The Gunners'ın (Silahşörler'in) En İyi 50 Futbolcusu oylamasında Henry'yi Arsenal'ın en iyisi olarak seçtiler.

Henry'ye Barcelona'da, Arsenal'da da aynısını giydiği 14 numaralı forma verildi. İlk golünü 19 Eylül 2007’de Lyon'a karşı 3-0 kazandıkları bir Şampiyonlar Ligi grup elemeleri karşılaşmasında attı ve bundan 10 gün sonra Barça'yla ilk hat trickini Levante’ye karşı oynadıkları bir lig karşılaşmasında yaptı. Ancak Henry sezonun genelinde çoğunlukla kanatta oynadı. Arsenal'la yakaladığı gol atma başarısını Barcelona'yla yakalayabilecek bir durumda değildi. Henry ilk yılında, Premier Lig'e dönüş söylentilerinin ortasında Barcelona'ya gerçekleşen transferinden olan hoşnutsuzluğunu belirtti. BBC Football Focus'tan Garth Crooks'la yaptığı bir görüşmede Henry eski evini ve hatta İngiliz basınını özlediğini belirtti. Buna karşın Henry, ilk sezonunda 19 golle takımının en golcü oyuncusu oldu. Asist sıralamasında ise Messi'nin 10 asistine karşılık 9 asistle ikinci sırada yer aldı. Bu istatistiklerini 2008-09 sezonunda, 13 Mayıs 2009'da Athletic Bilbao'yu yendikleri İspanya Kral Kupası finalinde Barcelona'yla ilk lig kupasını kazanarak devam ettirdi. Barcelona kısa bir süre sonra Şampiyonlar Ligi ve ligi de birinci bitirdi. Fransız futbolcu, Samuel Eto'o, Lionel Messi gibi futbolcularla uyum sağladı ve o sezon bu uyumlu üçlü 100 gol atmayı başardı. Bu üçlü aynı zamanda 72 golle İspanya ligi tarihinde Real Madrid'in Puşkaş, Alfredo di Stéfano ve Luis del Sol üçlüsünün 1960-61 sezonunda 66 golle elde ettikleri rekoru geride bırakarak en çok gol atan üçlü oldu. 2009'un sonlarına doğru, Henry'li FC Barcelona eşi benzeri görülmemiş bir başarıya imza atarak aldığı diğer lig ve kupalar dışında Supercopa de España, UEFA Süper Kupası ve FIFA Kulüpler Dünya Kupası'nı da kazanarak bir yılda 6 kupa birden kazanmış oldu.

2009-10 sezonunda, Pedro Rodríguez'in ortaya çıkıp form grafiğini yükseltmesiyle ilk on bire girmekte zorluk çeken Henry, sadece 15 lig maçında forma giyebildi. La Liga'nın 2009-10 sezonu bitmeden, Henry'nin kulübüyle kontratı devam ettiği hâlde, kulüp başkanı Joan Laporta, 5 Mayıs 2010'da yaptığı bir açıklamada Henry'nin yaz transfer döneminde isterse kulüpten ayrılabileceğini belirtti. Henry, Dünya Kupası dönüşünde başka bir kulübe gitmesi konusunda kulübüyle anlaşarak, sözleşmesini feshetti.

New York Red Bulls (2010-2014)

Henry, Temmuz 2010'da ABD'nin Major League Soccer ligindeki New York Red Bulls kulübüyle çok yıllık bir sözleşmeye imza attı. Red Bulls'la ilk maçına 22 Temmuz'da Tottenham Hotspur karşısında uluslararası hazırlık maçında çıktı ve maçı 2-1 kaybeden kulübünün tek, kulüp kariyerinin ilk golünü 25. dakikada kaydetti. Henry, MLS'deki ilk golünü ise 28 Ağustos 2010'da San Jose Earthquakes karşısında attı.

Henry, 16 Aralık 2014 tarihinde aktif futbolculuk kariyerine son verdiğini açıkladı.

Arsenal (2012)

Henry, 2011-12 sezonu devre arasında Gervinho ve Chamakh'ın 2012 Afrika Uluslar Kupası'na gidecek olması sebebiyle, iki aylığına eski takımı Arsenal'e kiralanmıştır. İlk golünü Leeds United maçında atmıştır. Bu dönemde FA Cup'ta Leeds United karşısında 78. dakikada oyuna girerek bir gol atmıştır. Futbolculuk kariyerinden sonra The Daily Telegraph gazetesine verdiği röportajda, "Arsenal’e geri döndüğüm ilk maçta Leeds United’a attığım golü asla unutamam. Golden sonra yaşadığım sevinç, benden çok da görmeye alışık olmadığınız bir sevinçti."" açıklamasında bulunmuştur.

Millî takım kariyeri

Henry, Fransa Millî Takımı'nda da başarılı bir kariyere sahip olmuştur. Uluslararası kariyeri Haziran 1997'de başlayan Henry'nin Monaco'da çizdiği iyi form grafiği karşısında Fransa U-20 Futbol Takımı'na çağrılmıştır. 1997 FIFA Dünya Gençler Şampiyonası'nda oynadığında, yanında gelecekte takım arkadaşları olacak; William Gallas ve David Trézéguet de vardı. Dört ay içerisinde, Fransa teknik direktörü Aimé Jacquet Henry'yi Fransa Millî Takımı'na çağırmıştır. 20 yaşındayken millî takımıyla uluslararası sahneye ilk kez 11 Ekim 1997 tarihinde, Güney Afrika karşısında 2-1'lik bir galibiyet elde ettikleri maçta çıkmıştır. Jacquet, Henry'yi 1998 Dünya Kupası kadrosuna dahil ettiğinde, daha 21 yaşındaydı. Henry, her ne kadar uluslararası seviyede tanınan nitelikli oyuncular içerisinde olmasa da, takımı için attığı 3 golle turnuvanın Fransa Millî Futbol Takımı adına en çok gol atan oyuncusu oldu.1998 FIFA Dünya Kupası Finali'nde yedek olarak oyuna dahil edilmesi planlanmış olsa da, Fransa'nın Brezilya karşısında 3-0'lık galibiyeti sırasında Marcel Desailly'nin 68. dakikada oyundan atılması sonrası bir defans oyuncusunun, takımın savunma hattının korunması için yedekten oyuna girmesi gerekmiştir. 1998'de Légion d'honneur nişanıyla ödüllendirilmiştir. Bu nişan, Fransa'nın en büyük öneme sahip madalyasıdır.

Henry, Euro 2000'de Fransa Millî Futbol Takımı’nın bir parçasıyken, geçen turuvadaki gibi tekrar üç gol atmış, bu gollerin içerisinde Portekiz'e attığı ve takımına galibiyeti getiren gol aynı zamanda, ülkenin en çok gol atan futbolcuları arasına girmesini sağlamıştır. Fransa'nın normal süresi 1-1 berabere biten final maçında uzatmalara gidildi. Penaltı atışından Zinédine Zidane'la yararlanamayan Fransa, İtalya Millî Takımı'nı ek sürenin 103. dakikasında altın golle yenince Henry, millî takımla ikinci büyük uluslararası madalyasını kazanmış oldu.

2002 FIFA Dünya Kupası'nın en hayret verici sürprizleri arasında gösterilen, son Dünya Kupası şampiyonu Fransa'nın grup maçlarında elenip şampiyonluk unvanlarını koruyamadan erkenden eve dönmesi, Henry ve Fransa'nın birçok gol girişiminde başarılı olamamasından da kaynaklanmıştır. Fransa'nın grupta oynadığı ve kaybettiği ilk maç olan Senegal maçından sonra Henry, Uruguay maçında kırmızı kart görerek cezalı durumuna düştü. Bu karşılaşmada Fransa, 0-0'lık bir skorla berabere kalmış ve gruptan çıkma şansını büyük ölçüde yitirmişti. Henry'nin cezası nedeniyle oynayamadığı son grup maçında Fransa, 2-0 ile Danimarka'ya kaybederek ve sadece 1 puan toplayarak turnuvaya erkenden veda etti.

Henry, 2003 Konfederasyonlar Kupası'nda kendi formu ve ülkesiyle dünya arenasına geri döndü. Henry; Zinédine Zidane ve Patrick Vieira gibi iyi bir performans sergileyerek, Fransa'nın kupayı kazanmasındaki pay sahipleri arasında yer aldı. Henry'nin FIFA tarafından seçkin bulunan futbolu onun, Fransa'nın oynadığı 5 maçın 3’ünde "Maçın Adamı" unvanını kazanmasını sağladı. Final maçında Kamerun Millî Futbol Takımı’na karşı uzatmalarda altın golü atarak, takımına 1-0'lık bir Konfederasyonlar Kupası zaferi kazandırdı. Henry bunun yanında, turnuvanın en güzel performansını sergileyen futbolcusuna verilen Adidas Altın Top ödülünü ve turnuvanın en çok gol atan futbolcusuna verilen Adidas Altın Ayakkabı Ödülü'nü turnuva boyunca attığı dört golle kazandı.

Henry, Euro 2004'te Fransa'nın tüm maçlarında oynadı ve 2 gol attı. Fransa, grup maçlarında İngiltere'yi yense de sonunda turnuva şampiyonu Yunanistan önünde, çeyrek finalde 1-0’lık skorla kaybetmekten kurtulamadı. Henry, 2006 FIFA Dünya Kupası boyunca Fransa Millî Takımı'nın değişmez isimlerinden biri oldu. Hep tek forvet olarak oynadı. Turnuvada vasat bir grafik çizse de, 2006 Dünya Kupası'nın en iyi oyuncuları listesinde kendine yer buldu. 2006 Dünya Kupası'nda Zidane gibi toplamda üç gol kaydetti. Halbuki Fransa, sonradan İtalya'ya finalde penaltılarda 5-3'lük skorla boyun eğdi. Henry, 107. dakikada küçük bir sakatlık sonucu oyundan çıktığı için penaltı atanlar içerisinde yer almadı. Henry, Altın Top Ödülü için yarışan 10 adaydan biri olarak gösterilse de sonuçta ödül, takım arkadaşı olan Zidane'a verildi 2006'da FIFPro Dünya XI takımına seçildi.

Henry 13 Ekim 2007 tarihinde, Fransa Millî Futbol Takımı forması altındaki 41. golünü Faroe Adaları karşısında kaydetti ve Michel Platini'nin Fransa'nın en çok gol atan oyuncusu unvanına ortak oldu. Bundan dört gün sonra Stade de la Beaujoire'da, Litvanya karşısında attığı 2 gol sayesinde yeni bir rekor kırarak Fransa'nın gelmiş geçmiş en çok gol atan futbolcusu unvanına sahip oldu. 3 Haziran 2008 tarihinde Henry, Fransa Millî Futbol Takımı'ndaki 100. maçına Kolombiya karşısında çıktı ve bu unvana sahip altıncı Fransız futbolcu oldu.

Henry, Fransa'nın kısa süreli mücadele ettiği Euro 2008'de Romanya maçını kaçırsa da sonraki 2 maç olan Hollanda ve Romanya maçlarında forma giyip 1 gol attı ancak bu takımının grup maçlarında İtalya ile beraber elenmesini engelleyemedi. Fransa'nın turnuvadaki tek golünü 4-1 kaybedilen Hollanda maçında atmıştır.

Fransa, 2010 FIFA Dünya Kupası elemelerinde grubunu Sırbistan'ın arkasından ikinci tamamlamasından ötürü oynadığı play-off'ta 1-0 yendiği İrlanda'ya, 2. maçta aynı skorla kaybetti ve maç uzatma devrelerine kaldı. Rakip kalenin hemen yanında topu eliyle düzeltip William Gallas'a asist yapan Henry, Fransa'nın 2010 FIFA Dünya Kupası'na gitmesine büyük katkı sağladı. Bunun üzerine İrlandalı yetkililer FIFA'dan maçın tekrarlanmasını talep etse de, bu teklif kabul edilmedi ve Henry de bunun üzerine, adaletli bir sonuç için maçın tekrar oynanması gerektiğini belirtti.

Henry, millî takımda 2010 FIFA Dünya Kupası boyunca ilk on birde yer alamadı. Fransa'nın 0-0 berabere kaldığı Uruguay maçında sonradan oyuna dahil olan Henry, oynamadığı ve Fransa'nın 2-0 kaybettiği Meksika maçından sonra Nicolas Anelka'nın idman sırasında takımından kovulmasıyla başlayan millî takım içerisindeki kargaşanın da içine girerek yeni kaptan olarak belirlenen Patrice Evra'yı reddeden takım arkadaşlarıyla birlikte protestoya katıldı. Fransa, 2-1 kaybettiği Güney Afrika maçında da ikinci yarıda oyuna dahil olan Henry'nin çabaları yeterli olmadı ve Fransa galibiyet elde edemeden evine döndü. Eve dönüşten sonra, millî takımı bıraktığını açıklayan Henry, toplamda 123 kez millî olup Les Bleusadına 51 gol kaydetti.

Futbolculuk sonrası yaşamı

Henry, futbolu bıraktıktan sonra Sky Sports kanalı ile yorumculuk anlaşması yaptı. 6 yıllık sözleşme imzalayan eski futbolcunun, yıllık kazancının 5 milyon € olacağı ve toplamda 30 milyon € kazanacağı açıklandı. Ayrıca, UEFA B antrenörlük lisansı almak için, Galler'de kurs müracaatında bulundu.

Thierry Henry, Şubat 2015'te Arsenal kulübünün Hale End futbol akademisinde antrenörlüğe başladı. Ağustos 2016'da Belçika Millî Futbol Takımı'nda Roberto Martinez'in yardımcısı oldu.

Oyun stili

Henry gençlik yıllarında ileri uçta forvet olarak oynamasına karşın, Monaco ve Juventus'ta kanatta oynadı. 1999'da Henry Arsenal'la anlaştığında, Wenger derhal Henry'yi gençlik yıllarında oynadığı yere koyarak, sıklıkla deneyimli oyuncu Dennis Bergkamp'la eşleştirdi. 2004-05 sezonunda, Wenger takımının yerleşimini 4-5-1 olarak değiştirdi. Bu değişiklik Henry'yi Arsenal takımına uyum sağlamaya zorladı ve Henry ileri uçta tek başına birçok karşılaşmaya çıktı. Henry büyüleyici goller atarak Arsenal'ın ana saldırı gücü olmayı sürdürdü. Wenger bir keresinde Fransız golcü Henry hakkında “Thierry Henry orta sahadan topu alabilir ve Dünya'da kimsenin atamayacağı bir gol atabilir” benzetmesini yapmıştır.

Henry'nin ileri uçtaki etkili oyununu kanıtlayan göstergelerden biri de bire-birlerde olan soğukkanlı gol atma becerisidir. Olağandışı top sürüşü ve hızının bir araya gelmesi Henry'nin gol atmak için savunmanın arkasına düzenli olarak yeterince sızabilmesini sağlamıştır.. Henry'nin ileri uçtayken ara sıra sol kanata geçtiği de bilinmektedir. Bu durum onun 2002-03 ve 2004-05 sezonları arasında yoğun bir biçimde ve toplamda 50'ye yakın asist yapmasını sağlarken, bencil bir oyuncu olmadığını ve yaratıcı oynayabilidiğini göstermiştir. Her ne kadar Arsenal'ın rakipleri için bir hava tehdidi yaratamasa da, Henry savunma oyuncularını yanılgıya düşürmek için önce ofsayt çizgisini geçerek ofsayttaymış izlenimi verir ve sonra da oyun ofsayt olmadan, ofsayt çizgisinden çıkarak geri koşma gibi taktikler de uygulardı. Orta sahanın solunda ve forvetteki çok yönlü oyun özellikleri göz önüne alındığında Fransız golcü bu anlamda ilk forvet oyuncusu değildir ama Avrupa'nın en üretken oyuncularından biri olarak sürekli ortaya çıkmıştır. Henry Arsenal'dayken duran toplardan düzenli olarak gol kaydettiği için birinci öncelikli penaltı ve serbest vuruş kullanıcısı olmuştur.

Kazandığı ödüller ve başarılar

Henry futbol kariyerinde birçok ödül ve takdir kazanmıştır. 2003 ve 2004 yıllarında FIFA dünyada yılın futbolcusu ödülü sıralamasında ikinci olmuştur. İkinci olduğu iki sezonda da İngiltere'de Yılın Futbolcusu Ödülü'nü almıştır. Henry Futbol Yazarları Derneği Yılın Futbolcusu Ödülü'nü üç kez (2003, 2004, 2006) Fransa'da Yılın Futbolcusu Ödülü'nü 4 kez kazanan tek futbolcudur. Henry 2003'te 10 Yılın En İyi Yabancı Premier Lig Futbol Takımı Ödülleri için aday gösterildi, 2004 yılında futbol efsanesi Pelé'nin yaşayan en iyi 125 futbolcu listesine girmeyi başardı.

Attığı gollerdeki becerisinden dolayı Henry 2004 ve 2005'te (2005'te Villareal'li Diego Forlán'la birlikte paylaştığı) Avrupa Altın Ayakkabı Ödülü'nü kazandı ve ödülü korumayı bilen ilk oyuncu oldu. Henry ayrıca Premier Lig'de 4 sezon (2002, 2004, 2005, 2006) gol kralı oldu. 2006'da 5 sezon (2002'den 2006'ya kadar) üst üste 20 gol ve üzeri atan ilk oyuncu olmayı başardı. Henry günümüzde Premier Ligi gol kralları listesinde Alan Shearer ve Andrew Cole'un ardından 3. sıradadır. Başarılarıyla kendisinden söz ettiren ve Fransa Millî Futbol Takımı'nın gelmiş geçmiş en golcü futbolcusu olan Henry, bugün Fransa'da birçok teknik direktör, spor yazarı ve dünyadaki birçok yıldız futbolcu tarafından takdir edilmektedir. Kasım 2007'de Futbol İstatistikçileri Derneği tarafından yapılan "Gelmiş Geçmiş En İyi Futbolcular" incelemesinde 33. sırayı almıştır. 2008 yılında Arsenal taraftarları eski oyuncuları Henry'nin Arsenal'in en iyi oyuncusu olduğunu açıklayıp onu onurlandırdılar. Başka bir 2008 yılı anketinde Henry, 32.000 kişinin oylamaya katıldığı Barclays 2008 Küresel Taraftar Raporu'nda Premier Lig'in diğer futbolcuları arasında en gözde oyuncu olarak göze batmıştır.